“Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası” genellikle gayrimenkul hukuku alanında kullanılan bir hukuk terimidir. Bu dava, bir taşınmazın (bir gayrimenkulün) kimin adına kayıtlı olduğunun belirlenmesi amacıyla açılan bir hukuk davasıdır.
Bu dava genellikle, bir taşınmazın mülkiyeti konusunda ihtilaflı bir durum olduğunda kullanılır. Örneğin, bir taşınmazın birden fazla kişi tarafından iddia edilmesi veya kayıtların eksik olması durumunda bu tür bir dava açılabilir.
Dava, taşınmazın aidiyetinin tespiti için delillerin toplanmasını ve incelenmesini gerektirir. Bu deliller arasında tapu kayıtları, önceki satış sözleşmeleri, tapu iptal davaları, şahit ifadeleri vb. yer alabilir. Davanın sonucunda, taşınmazın aidiyeti konusunda kesin bir karar verilir ve taşınmazın kimin adına kayıtlı olduğu belirlenir.
Muhdesatın aidiyeti davası hangi mevzuatta düzenlenmiştir?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, Türk Medeni Kanunu’nun 712. maddesi uyarınca düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, “bir şeyin sahibinin kim olduğu konusunda ihtilaf varsa, malikin daveti üzerine, hakim, birinci elden tapu kaydına, ikinci elde, eldeki diğer delillere göre, kimin malik olduğunu tayin eder.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Bu hüküm uyarınca, bir taşınmazın (bir gayrimenkulün) kime ait olduğu konusunda ihtilaf varsa, bu ihtilafın giderilmesi amacıyla muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılabilir. Davada, tapu kayıtları, satış sözleşmeleri, tapu iptal davaları, şahit ifadeleri gibi deliller kullanılır ve sonunda taşınmazın sahibi tespit edilir.
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası İzaleyi şuyu (Ortaklığın Giderilmesi) davası ile birlikte açılabilir mi?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası ile İzale-i Şuyu davası farklı konulara ilişkin davalardır ve her iki dava da birbirinden bağımsız olarak açılabilir. Ancak, bir taşınmazın mülkiyetiyle ilgili iki ayrı ihtilaf varsa, bu durumda hem muhdesatın aidiyetinin tespiti davası hem de İzale-i Şuyu davası aynı anda açılabilir.
İzale-i Şuyu davası, bir taşınmazın ortak malikleri arasında mal paylaşımı yapılması için açılan bir davayken, muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, bir taşınmazın tamamının veya bir kısmının kime ait olduğunun tespiti için açılan bir davasıdır.
Özetle, bir taşınmazın hem ortak mülkiyeti hem de aidiyeti konusunda ihtilaflı bir durum varsa, her iki davayı da açmak mümkündür. Ancak, her iki davayı birlikte açmak zorunlu değildir ve davalar ayrı ayrı açılabilir.